Bisiklet Dostu Kentler için 5 Sorun ve Çözüm Önerisi

Bisikletin çeşitli ekonomik, sosyal ve fiziksel faydaları olduğu artık herkesçe bilinen, neredeyse genel geçer sayılacak bir bilgi niteliğinde. Ne var ki belediyeler cadde ve sokaklarını bisikletliler için daha uygun hale getirme konusunda hala çekimser davranıyor.

Ekim 2018’de WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, Türkiye’de 16 belediyeden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan ve İlbank’tan temsilcilerin katılımıyla bir çalıştay düzenledi. Çalıştayın odağı: “Neden kentler iyi planlanmış etkili bir bisiklet altyapısına yatırım yapmıyor?” idi.

Çalıştayda bir yandan sorun ve engellerin doğru anlaşılıp ona göre çözüm geliştirilmesi hedeflenirken bir yandan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından  yayınlanan bisiklet yönetmeliğinin gereklerinin belediyelerce daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmak hedeflendi. Nitekim Haziran 2019’dan itibaren imar uygulaması görmemiş alanlar için hazırlanıp onaylanacak yeni imar planlarında ulaşım amaçlı bisiklet yolları ve bisiklet park istasyonları bulunması zorunlu olacak. Mevcut bisiklet yollarının ise, bisiklet yönetmeliğine göre, 2020’ye kadar da Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde gözden geçirilmesi gerekecek.

Dolayısıyla Türkiye bisiklet altyapısı hususunda çok kritik bir noktada duruyor. Peki, kentler Bakanlık ve Yönetmelik tarafından belirlenen bu hedeflere nasıl ulaşacak? Çalıştay katılımcıları her ne kadar farklı şehirlerden ve farklı ölçekteki belediyelerden olsa da hepsi benzer sorun ve çözüm önerilerini dile getirdi:

Fotoğraf: Benoit Colin/WRI

  1. İmar planları uygulamayla örtüşmüyor

Sorun: Şehir plancıları ve bu alanda çalışan farklı disiplinlerden uzmanlar bisikletli ulaşım konusunda oldukça yenilikçi ve yaratıcı plan ve tasarımlar hazırlıyorlar. Ancak Bu planlar gerçekçi mi? Ya da bu planların uygulanması yasal ve mali açılardan mümkün mü? Kimi zaman planlar yeterli detay bilgiyi içermediği için fen işleri ekipleri boşlukları kendi vizyonları doğrultusunda tamamlıyorlar. Kimi zaman da uygulama işi ihale ediliyor ve iletişim sürecinde kopukluk yaşanıyor ya da planlama ekibi maalesef yereldeki duruma veya uygulama sürecine hakim olmuyor. Planlama ve uygulamanın birlikte yürümediği durumlarda maalesef sözler tutulamıyor ve projeler tamamlanamıyor ya da eksik bir şekilde tamamlanıyor.

Çözüm: Çalıştay katılımcıları bir projenin planlama sürecinden uygulama sürecine geçmeden önce ve uygulama başladıktan sonra da projenin mutlaka denetlenmesini öneriyor. Çalıştay katılımcılarının önerilerine göre, “Ulaştırma Komisyonu” gibi denetim birimleri aracı işlevi görebilir. Denetimlerde ideal koşulları yakalamak,  çok katmanlı ve kapsamlı denetimler gerçekleştirebilmek için bu denetim biriminin üyelerinin farklı sektörlerden ve farklı teknik uzmanlıklara sahip olması gerekir. Denetim birimi, denetimi yaptıktan sonra revizyona yönelik geri bildirimde bulunabilirler.

  1. Belediye birimleri arasında koordinasyon yok

Sorun: Yeni bisiklet yolları inşa etmek, bisiklet paylaşım sistemleri kurmak ve diğer büyük bisiklet projelerinin ekonomi, çevre, güvenlik ve hareketlilik ile ilgili boyutları bulunuyor; bu yüzden de bazen tek bir proje birden fazla belediyeyi etkileyebiliyor. Çoğu zaman farklı kurumlar arasında yaşanan koordinasyon eksikliği çatışmaya ya da yetersiz görülebilecek uygulamalara neden oluyor. Örneğin Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı, , Ulaşım Daire Başkanlığı ile hiç görüşmeksizin bir açık yeşil alanı için bisiklet yolu projesi uygulayabiliyor. Ancak Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı bu tasarım ve uygulamayı sadece açık yeşil alan için gerçekleştirdiği için söz konusu bisiklet yolunun açık yeşil alan dışındaki bisiklet yolları ile entegrasyonu düşünülmemiş oluyor ya da açık yeşil alanın yakın çevresinde entegre olabileceği bir bisiklet yolu altyapısı mevcut olmayabiliyor. Türkiye’de bakanlıklar bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla ücretsiz bisiklet temini gibi çeşitli teşvikler gerçekleştirdi. Ancak bu teşvikler kent yönetimleri ile istişare edilmeden gerçekleştirildiği için bisiklet kullanımını yaygınlaştırma amacına  hizmet etmekte yetersiz kaldı.

Çözüm: Çalıştay katılımcıları bu sorun için yenilikçi sayılabilecek bir fikir önerdi: İlgili tüm kamu kuruluşlarını ve STK’ları valiliğin öncülüğünde bir araya getirerek il düzeyinde bisikletli ulaşım grubunun kurulması. Bu grup tasarım, standart, uygulama ve teşvik konularına odaklanarak ve bir çok paydaş arasında koordinasyon sağlayacak kolaylaştırıcı bir platform haline gelecek.

  1. Mevcut ulaştırma altyapısı ile bisikletli ulaşım projeleri yeterince bütünleşik değil

Sorun: Bisiketli ulaşım altyapısı çoğu zaman diğer ulaşım türlerinden izole kalıyor.  Herhangi bir yerden başlayıp ilgisiz bir yerde tamamlanan ve bir aks boyuca devam eden 5 kilometrelik bir bisiklet yolu altyapısı tek başına ulaşım amaçlı bir hizmet veremiyor. Ulaştırma sisteminin bir parçası olarak tasarlanmadığı sürece bisiklet kent içi ulaşımın bir aracı olamaz.

Çözüm: Yeni bisiklet projeleri kentin tüm ulaştırma yapbozunun bir parçası olarak görülmeli. Bu da ister bir imar planı ister kentin nasıl işlemesi gerektiğini gösteren başka plan ya da strateji belgeleri ile sağlanabilir. Bunu başarmak için bisiklete dair algının değişmesi gerekiyor. Bisikletin metro ya da otobüs gibi bir ulaşım türü olduğu göz önünde tutularak bisiklet yolu altyapısı tasarımı bu vizyonla gerçekleştirilmeli. Bisiklet yolu altyapısı kent içinde bir yerden bir yere gitmeye çalışan kişilerin özellikle ilk ve son kilometre bağlantılarını  destekleyecek şekilde, bir araç türünden başka bir araç türüne binmelerini mümkün kılacak entegre bir ağ halinde planlamalıdır.

  1. İnsanlar trafikte bisikletlilerle nasıl etkileşim halinde olacaklarını bilmiyor

Sorun: Bisiklet altyapısının bulunduğu şehirlerde genellikle ne araç sürücüleri ne de bisikletliler trafik kurallarına uymuyor. Sürücüler arabalarını bisiklet yolunda kullanıp oraya park ederek bisiklet trafiğini engelliyorlar. Yayalar ise bisiklet yolunu fark etmiyor ve ortasından yürüyor.

Çözüm: Ülke çapında farklı yaş gruplarına hitaben bisikletli ulaşım kuralları ve kültürü üzerine eğitim programları hazırlanmalı. Okullarda trafik dersleri, trafik eğitim parkları ve sürücü ehliyet kurslarındaki modüller yol kullanıcılarına trafikte bir bisikletli varsa nasıl davranması gerektiğine dair kısım içermeli. Benzer şekilde bisikletlilerin de trafikte diğer yol kullanıcılarına nasıl davranması gerektiğine dair kısım içermeli. Bazı okullarda bunun pilot uygulaması halihazırda yapılıyor. Eğitim programının bir sonucu olarak trafikteki bisiketlilere karşı ciddi bir tutum değişikliği bekleniyor. Bu tutum değişikliğinin bisiklete karşı genel tutumu da olumlu yönde değiştirmesi bekleniyor.

Bunun yanı sıra bisiklet yolunun etrafında gerçekleştirilecek levha uygulaması da bisikletlileri, araç sürücülerini ve yayaları temel kurallara dair bilgilendirmek için kullanılabilir.

  1. Yeni teknolojiler göz korkutuyor

Sorun: İstasyonsuz bisiklet paylaşım sistemi ve elektrikli bisikletler gibi yeni bisiklet teknolojileri dünyada şehirleri kasıp kavurmaya başladı bile. Ancak Türkiye’de bakanlıkların süre gelen uygulamaları ve alışkanlıkları nedeniyle hızla yayılan bu yeni teknolojileri ve yeni nesil şirketleri pahalı ve uzmanlık alanlarının dışında görüyorlar.

Çözüm: Değişken doğasına rağmen yeni hareketlilik yaklaşımı kalıcı olacağa benziyor. Yeni uygulamalara yetişerek zamanın gereklerine uymak ve kentlilerin hareketlilik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için hükümetlerin geleneksel ulaştırma şirketlerinden ziyade teknoloji girişimi gibi hareket eden firmalarla çalışmayı öğrenmesi önemli. Daha da ötesi yönetmeliklerin, standartların ve teşviklerin bu değişimlere ayak uyduracak esneklikte olması gerekiyor. Örneğin merkezi hükümetin şehirlere sağladığı teşviklerin sadece yeni fiziksel altyapıyı geliştirmeye değil aynı zaman da mobil uygulamaların ve entegre biletleme gibi bireylerin pek çok hizmete erişmesini sağlayan sistemlere de odaklanması gerekir.

WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, katılımcıların hem sorun hem de çözüm önerilerini tartıştığı bu çalıştayın sonuçlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sundu. Türkiye’de yeni düzenlemeler uygulamaya geçtikçe raporda yer alan görüşlerin kentlerin ortak engellerin üstesinden gelerek daha güvenli ve kullanışlı bisiklet ağları oluşturmaya başlamasını umuyoruz.

 

* Bu yazı Merve Akı ve Hande Dönmez tarafından kaleme alınmıştır. Yazının İngilizcesi’ne buradan da ulaşabilirsiniz.