Yeni Bir Dünyaya Girerken Devam Ettirmemiz Gereken 5 Alışkanlık!

Washinton Post Gazetesi’nden Sergio Peçanha, davranış bilimci Mindy Hernandez ve Sophie Attwood ile Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) sürdürülebilirlik uzmanları Shengyin Xu ve Lucas Toh ile bir röportaj yaparak salgın sonrasında dünyayla dost günlük alışkanlıklara dair önerilerde bulundu.

Salgın başladığından bu yana gezegenimiz için bazı güzel gelişmeler de oldu.

 

Vahşi yaşam dünyayı geri almaya başladı…

 

 

… ve her yerde hava temizlenmeye başladı.

 

Ancak bu iyi haberler, madalyonun iki yüzü gibi. İnsanların acı çekmesi pahasına edinilen çevresel kazanımlarda kutlanacak bir şey yok. Geçmişte durgunluk yaşandığı dönemlerde ne zaman hava kirliliği azalsa, çok kısa süre sonra eski seviyesine döndü.

Neyse ki her şeyi kaybetmiş durumda da değiliz. Karantina döneminde pek çoğumuz dünyayla dost alışkanlık edindik. Bu alışkanlıkları sürdürübilirsek, uzun vadede bir fark da yaratabiliriz. Sürdürülebilirlik üzerine çalışan bir düşünce kuruluşu olan Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden (WRI) bazı uzmanlara gezegenimiz için bu alışkanlıkların hangilerini devam ettirmemiz gerektiğini sordum. Onlardan aldığım yanıtlarla ortaya şöyle bir liste çıktı:

1
Zoom toplantılarına, yürümeye ve bisiklete devam.

Geçtiğimiz haftalarda pek çoğumuz yürüdük, bisiklete bindik ve video konferanslara katıldık. Bu şekilde özellikle de uçak gibi fosil yakıt yakan gereksiz yolculuklardan her kaçındığımızda gezegenimizin faydasına oldu.


Bunun yanı sıra trafikte ya da ofiste sıkışıp kaldığınız günlere kıyasla muhtemelen güzel günlerin şuan çok daha fazla değerini biliyorsunuzdur.

2
Alışveriş listesi yapmaya devam.

Önceleri, sadece Amerika’daki gıdanın yüzde 30 ila 40’ı çöpe gidiyordu. Ancak geçtiğimiz haftalarda gıda atığının nasıl önüne geçeceğimize dair neredeyse hızlandırılmış bir kursa girmiş gibi olduk. Aldığımız her şeyi tüketmek gereksiz karbon emisyonundan kaçınmayı sağlarken doğal kaynakları korur ve paramızdan da tasarruf etmemizi sağlar.

3
Et yemek bir şart değil, istisna olsun.


Bu dönemde daha fazla kuru temel gıda ürünleri tüketmeye başladık çünkü hem daha dayanıklılar hem de et bulmak daha zor hale geldi. Bu hem bizim hem de gezegenimiz için güzel bir haber. Daha az et tüketiminin hem tasarruf hem de sağlık açısından faydaları var. Çoğu Amerikalı da ihtiyaçlarından daha fazla protein tüketiyor.


Ayrıca, Amerika’daki beslenme şekline bağlı emisyonların yüzde 83’ü et tüketiminden kaynaklanıyor. Domuz ve kuş gribi salgınlarının fabrikalaşmış çiftliklerinde başladığı düşünülüyor. Bazı bilim insanları bir sonraki salgının buna benzer tesislerden kaynaklanacağını düşünüyor. Emin olun, daha az et tüketince sağlığımız daha kötü olmaz.

4
Gereksiz harcamalardan kaçının.


Salgın öncesi ekonomik düzende dünyanın pek çok yerinden gönderilen ucuz ürünler görülüyordu ve bu ürünler de günün sonunda gezegenin öbür tarafındaki iş alanlarını öldürüyordu. Bu dönemde bu “gereklilik”ler olmadan da hayatta kalabildiğimizi gördük.

5
Bilime güvenin.

Salgın döneminde hiçbir şey olmadıysa, ön göremediğimiz ya da gereken önemi çok geç gösterdiğimiz gerçek riskler olduğunu anladık. Buradan aldığımız dersi, iklim değişikliğine de uygulayabiliriz.

 

Bu yazının orijinali 19 Mayıs 2020 tarihinde Washington Post’ta yayınlanmıştır.