HİJYEN ÖNLEMLERİYLE TOPLU TAŞIMADA COVID-19’UN ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN MÜ?

Kasım 2020’de, Londra’nın en önemli demiryolu işletmecilerinden biri olan Govia Thameslink Railway (GTR), filosundaki trenlerde yaptığı kontrollerin neticesinde araçlarında COVID-19 virüsüne dair kanıt bulanamadığını açıkladı. GTR, halihazırda kullandıkları anti-viral dezenfektanın vagon içindeki yüzeyleri üç hafta boyunca COVID-19’dan arındırdığını söyledi. Duyuru, Transport for London tarafından yaptırılan benzer testlerde, metro ve otobüs ağındaki “dokunma alanlarında” virüse dair hiçbir kanıt bulunmaması sonrasında geldi. GTR, Southern, Thameslink ve Great Northern araçlarında yapılan rastgele testlerin, virüs önleyici temizleyicinin yüzeyleri mikroorganizmalardan 23 güne kadar koruduğunu belirledi. Testler, Eurofins Scientific laboratuvarı tarafından analiz edilen sürüntüleri alan GTech Strategies ve diğer bağımsız kuruluşlar tarafından gerçekleştirildi. Örnekler, sürekli kullanımda olan tutunma boruları, masalar, tuvalet kolları, kapı düğmeleri ve sürücünün elektrikli fren kumandalarından alındı. Laboratuvar mikrobiyolojik testleri, test edilen yüzeylerin hiçbirinde COVID-19 bulunmadığını gösterdi.


Bu tip araştırmalar ve onların bulgularına dair açıklamalar bize, sağlık yetkilileri tarafından önerilen önlemler uygulandığında, toplu taşıma araçlarında COVID-19’a yakalanma riskinin çok düşük olduğunu göstermektedir. Lakin, ülkemizde toplu taşıma sistemlerinde azalan talep ve buna bağlı olarak işletmecilerin halihazırda karşı karşıya kaldıkları finansal sürdürülebilirlik zorlukları düşünüldüğünde en önemli noktanın esasen atlandığını görmekteyiz. Bu nedir diye soracak olursanız: Veriye dayalı bilimsel çalışmaların yürütülmesi ve bu çalışmaları takiben güçlü ve etkili kamusal paylaşım ile yolcuların güveninin tekrardan kazanılmasıdır. Güncel 15 dakikalık şehir tartışmalarından hareketle, günümüz kentlerinin halihazırdaki yoğunluğu ve mevcut arazi kullanımlarına bağlı gelişimleri göz önünde tutulduğunda, ne Türkiye’de ne de başka bir ülkede toplu taşımanın yerini; kapasite, sürdürülebilirlik, güvenlik ve çevreci sıfatları ile doldurabilecek başka bir sistem yoktur.

 

Bu yazının orijinali Yol Teknolojileri Dergisi’nin Kasım-Aralık 2020 sayısında yayınlanmıştır.