Bilim dünyası ile özel sektör arasındaki çatışmalar, ya henüz kanıtlanamayan ya da bir nedenden ötürü kabul edilmeyen sonuçlar döngüsünde süregelmektedir. Bu durum, şehir planlama ve kent içi taşıt kullanımı konusundaki çalışmalarda da otoparklar ve bireysel taşıt kullanımı arasındaki bağlantı ile ilgili olarak da yaşanmaktadır. Bu döngü devam ederken en son yapılan çalışmalara göz atmak istedim. Bu merakımın nedenlerinden biri İstanbul’un her sokağında gelişigüzel park etmiş olarak bulunabilen ve taşıt trafiğini tıkayan otomobillerin sorgulanma gerekliliği olsa da ana nedenim İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından geliştirilen 1000 Otopark Projesi oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ulaşım Planlama Müdürlüğü’nün çalışmaları otopark alanlarının seçimini kapsamaktadır. Bu çalışmalar, belediye ve imar ile ilişkili olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Otopark Yönetmeliği ve kent içi alanlar ve ulaşım ile ilgili ise İstanbul Ulaşım Ana Planı kapsamında ilerlemektedir. New York Şehri’ndeki minimum otopark politikası benzer yönetmeliğin değiştirilmesi ve hatta kaldırılması ile yürütülürken, toplu taşıma entegrasyonu kapsamındaki politikalar da ulaşım ana planı ile gerçekleştirilmektedir. İstanbul Ulaşım Ana Planı Hane Halkı Araştırması’na göre hane halkına ait araçların konut alanlarında yüzde 62’sinin sokaklara, yüzde 34’ünün garajlara, yüzde 3’ünün açık otoparklara ve yüzde 1’inin ise kapalı otoparklara park edildiği tespit edilmiştir. Tabii ki bu çalışmaya göre de İstanbul genelinde otopark açığı olduğu belirtilirken, İstanbul’da her gün trafiğe çıkan yaklaşık 600 taşıtın neden olduğu trafik sorununa değinilmemiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Planlama Müdürlüğü’nün çalışmalarına göre İstanbul’da mevcut durumda bin 487 otopark alanının 135 bin taşıtın üzerinde otopark kapasitesi bulunuyor ve 24 ilçede yapılması planlanan 378 otopark alanının ise yaklaşık 265 bin taşıt kapasitesi olması hesaplanıyor.
Şehirlerimiz 10 yıl önce minimum otopark gerekliliği politikası kapsamında maksimum otopark yapımını gerçekleştirse de geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalarda otopark yapımı- nın kent içi yaşam kalitesinin azaltacak şekilde otomobil kullanımını artırdığı kanıtlamıştır. Bu bilgi ışığında şehirlerde sera gazı emisyonu azaltımı ve hava kalitesinin iyileştirilmesi politikalarını desteklemek adına otoparkların azaltılması, yürüme, bisiklet ve toplu taşıma entegrasyon, erişim ve kaliteli hizmetin artması gerektiği görülmektedir.
*Bu yazı UniBusiness dergisinin Şubat 2016 sayısında yayımlanmıştır.